19 Ekim 2010 Salı

Galatasaray'ın Yönetilememesi


Pazar günü alınan Ankaragücü mağlubiyeti ile beraber Galatasaray'da işler iyice ters gitmeye başladı. Zaten basiretsiz olan yönetimin iyice basiretsiz işlerine şahit olduk hep beraber. Maçtan hemen sonra Pazartesi günü bir yönetim kurulunun olağanüstü oalrak toplanacağı açıklandı. Açıkçası bu kararı garipsedim. Eğer olağanüstü bir durum varsa(ki görüldüğü üzre var) maçtan hemen sonra acil bir toplantı yapılır ve değerlendirmeye alınır. Ancak Galatasaray yönetimi bu işi 1 gün daha ileri attı. Pazartesi günü idmana çıkacak futbolcuların ve teknik heyetin halini ve psikolojisini hiçe sayan bir karar. Üstelik tam da Fenerbahçe derbisi öncesi.


Hadi buna bir anlam yüklemeye çalıştık diyelim ancak şoke eden bir haber daha geldi resmi siteden. Salı günü tüm gün izinliydi futbolcular. Çarşamba sabah idmanı da olmayacaktı. Bu kararı yönetim mi, yoksa artık gitti gözüyle bakılan Rijkaard mı verdi tam bilinmiyor. Ancak şu aşamada Rijkaard'a pek söz düşmeyeceğini düşünrsek sanırım idari bir izin. Bütün bunlar olup biterken akşam saatlerinde toplanan yönetim kurulundan müthiş bir açıklama daha geldi. Tartışılan konuları ve alınan kararları ileriki günlerde açıklayacaklarmış. Hangi ilerleyen günlerde acaba diye merak ediyor insan. Tam Fenerbahçe derbisi öncesi yapılan abesle iştigal yönetim işleri olarak adlandırıyorum bunları. Ama şaşırdık mı; tabi ki hayır.


Şimdi gelelim geçen seneye. Sayın başkan Adnan Polat televizyon ekranlarına çıkıp bütün Türkiye'nin önünde Leo Franco önümüzdeki yıl kadromuzda olmayacak, onu göndereceğiz dedi. İdari bir karardır, karşı çıkıp çıkmamak tartışılabilir. Ancak sezon açıldı bir de baktık ki Leo Franco takımla beraber kampa gidiyor. Aradan neredeyse 4-5 ay geçmiş ve Leo Franco hala takımda. Transfer sezonu açılmış, herkes transfer yapmaya başlamış Leo Franco hala takımda. Eğer oyuncunun sözleşmesini fesh edecek durumda değilseniz bu olayı patt diye açıklayamazsınız. Eğer göndereceğiz dediyseniz de lig biter bitmez sözleşmesini fesh eder, bonservisini eline verip yollarsınız. Fenerbahçe maçı sonrası tribünlere hoş görünmek adına yollayacağım deyip sene sonu maliyeti gördüğünüz zaman yana yakıla satacak takım aramak tam anlamıyla tribünlere oynamaktır. 


Muhtemelen Rijkaard için de aynı durum söz konusu. Toplantılar yapıldı, kararlar verildi ama göndermeye cesaret edilemedi. Hangi Rijkaard peki bu? Sayın başkan'ın çok değil 1-2 ay önce herkesin seyrettiği bir spor programında hocamızdan çok memnunuz, o kadar ki sene bitmeden yeni sözleşme teklif edeceğiz dediği Rijkaard.


Normal şartlarda taraftarların ve taraftar örgütlerinin hesap sorması gereken açıklamalar geliyor üstüste yönetimden. Ancak o kadar dar kalıba girmişiz ki hala 4-3-3'teyiz, Mustafa Sarp'tayız, Rijkaard'da, Neeskens'teyiz. Sonumuz hayır olsun diyorum sadece. Özhan başkan da rahat uyuyabilir. Tarih artık onu Galatasaray'ın gelmiş geçmiş en kötü başkanı olarak yazmayacak.

18 Ekim 2010 Pazartesi

Özür Dilemek İçin Geç Değil


Herkes hata yapabilir. Özür dileyip hata yaptığını kabul etmek kimseyi küçültmez aksine büyültür. Sayın başkan...