30 Nisan 2009 Perşembe

Sedat bir kafa ve Gollll

90'lı yıllarda bir futbol klasiği haline gelmişti bu cümle. Sedat yükselir kafayı vurur ve topu ağlara gönderirdi. Ayakla attığı gole pek rastlanmazdı Sedat Balkanlı'nın. Sedat Balkanlı dendiği zaman bugün aklıma hep attığı kafa golleri ve sarı Galatasaray forması geliyor işte bu yüzden. Galatasaray'ın artık pek kullanmadığı sarı forma ne de yakışırdı üstüne. Sonra Fenerbahçe'ye gitti ve bir müddet sonra da o amansız hastalık yakasına yapıştı. Dün öğrendik ki hayatını kaybetmiş. İlk önce o çok saygıdeğer eşine ve sonra da tüm ailesine baş sağlığı dilerim. Ne güzel abimizdin sen be Sedat. Bir kafa da şu hastalığa atsaydın keşke...

29 Nisan 2009 Çarşamba

Meksika liginde geçen hafta

 

Meksika'da baş gösteren ölümcül domuz gribi kuşkusuz hayatı olumsuz yönde etkiliyor. İnsanlar mümkün olduğunca kalabalık ortamlardan ve fiziksel temastan uzak durmaya özen göstermeye başladı. En çok insanın bir arada olduğu ortamlardan birisi de kuşkusuz futbol karşılaşmaları. İşte Meksika liginde geçen hafta domuz gribinin gölgesinde 15. hafta müsabakaları oynandı. Bazı maçlar güvenlik sebebiyle seyircisizdi tabi.

 Bu hafta alınan sonuçlar böyle.Jaguares-Morelia maçında ev sahibi Chiapas maçın favorisiydi. Ancak kontraataktan yedikleri bir golle 1-0 mağlup duruma düştüler. Golü atan isim golcü Miguel Sabah oldu. Jaguares ikinci yarı toparlanır derken Sabah durumu 2-0'a getirdi. Ancak J guares daha sonra toparlandı. İtamar Batista etkisiz bir günündeydi ve Brisi ona daha fazla dayanamayarak Peralta'yı sahaya sürdü. 82. dakika'da Bofo Bautista'nın asistiyle Peralta golü buldu. Sonlara doğru baskı artsada gol bir türlü gelmiyordu. Ancak ceza sahasının hemen önünde kazanılan serbest vuruşu Bofo gole çevirince Jaguares 1 puanı kaptı. Jaguares'in palyoff şansı hala var ve büyük bir aksilik olmazsa yola devam edecekler. Bu maçta etkili olan bir diğer isim de Danilinho idi.

Aynı gün oynanan Tigres-Santos maçında ise Santos sürpriz ve kaleci hatasından yenilen bir gol ile öne geçsede bunu fazla koruyamadı ve maç 1-1 berabere sonuçlandı. Santos'ta form düşüklüğü yaşayan oyuncular var. Luduena bu dönemde biraz etkisiz gözküyor. Vuoso yine maç içerisinde zor pozisyonları değerlendirmeye çalıştı ve yoktan pozisyonlar var etti. Ancak golle buluşamadı. 

Pachuca ise Cruz Azul'u beklendiği gibi rahat geçti, 3-0. Cruz Azul kötü bir Clasura geçiriyor. Pachuca ise tam tersine formda şu aralar. Mendivil hat trick yaparak takımını sırtladı. Cruz Azul'da, Carrusca herhangi bir süre almayarak bizleri yine şaşırtmadı.

Atlas ve Toluca 0-0 berabere kalırken, Monterrey deplasmanda Atlante'yi 1-0 mağlup etti. Golü Ankaragüçlü Antonio De Nigris'in kardeşi Aldo De Nigris'in yerine giren Carreno kaydetti. suazo'nn boş geçtiği bir haftaydı bu.

Haftanın sürpriz sonuçlarından birine İndios imza attı. Deplasmanda Puebla'yı 1-0 mağlup ettiler. 

Geçen haftanın ''El Clasico'' yorgunları Chivas ve America bu haftayı 3 puan alamadan kapattı. Chivas deplasmanda Pumas ile 1-1 berabere kalırken America kendi sahasında Tecos'a 2-1 kaybetti. Salvador Cabanas'ın döndü ama America yine kaybetti.

Gol krallığında bu haftayı boş geçen Salvador Cabanas hala 11 golle liderliğini sürdürüyor. Asistlerde ise Clasura'nın flaş ekiplerinden Toluca'lı Esquivel var 7 asistle.

25 Nisan 2009 Cumartesi

Real Madrid'in en çok aradığı şey


Geçen hafta oynanan ve Real Madrid'in 3-2 kazandığı Getafe maçında yaşanan olayların yankısı hala sürüyor. Karşılaşmada rakibi Casquero'ya insanlık dışı tekmeler savurup Albin'i yumruklayan Pepe 10 maç ceza aldı ve sezonu kapattı. Ancak bu verilen cezanın çok olduğu yönünde Madrid dolaylarından sesler yükseliyor. Böyle hareketlere ne gibi ceza verilmesini bekliyordu Madrid heyeti tam anlayamadık açıkçası. Bana kalırsa verilen ceza çok az, bu hareketin karşılığı 3 ile 6 ay arasında men olması gerekir. Futbol sahaları ne olaylar gördü ama böyle birbiri ardına atılan tekmeleri A1 Kickbox turnuvalarından beri görmüyor. Gerçi orada bile yerde yatan adama vuracak kadar insanlıktan çıkan kimse olmuyor. Real Madrid en çok ülkemizdeki Tahkim kurulunu arıyordur sanırım. Zira cezayı 10 maçtan 3 maça indirebilme şansları olurdu.

2009 Dünya Snooker Şampiyonası

 

Snooker'da Çin açıktan sonra şimdi sıra Dünya şampiyonasında. Geçen hafta başlayan ilk tur maçlarının ardından pek sürpriz bir sonuçla karşılaşmamıştık. İkinci tur da sürprizsiz mi geçecek derken kimsenin beklemediği bir sürpriz gerçekleşti. Turnuvanın 1 numaralı favorisi ve şu anda Dünya sıralamasında 1 numarada bulunan Ronnie ''The Rocket'' O'Sullivan genç rakibi Mark Allen'a 13-11 yenilerek turnuvaya veda etti. 23 yaşındaki genç K.İrlanda'lı bundan sonra adından epey söz ettirecektir. Bu erken eleniş kuşkusuz turnuvayı daha ilginç bir hale getirdi şimdi. Herkesin favorisi elenince gözler diğer oyunculara çevrildi. Higgins, Dott, Maguire, Carter, Selby... Turnuvada gözler şimdi bu oyuncuların üzerinde, benim favorim ise Stephen Maguire.

23 Nisan 2009 Perşembe

Andrea Caracciolo


Bazı futbolcular vardır sürekli patlama yapacak, lige damga vuracak diye beklenir durur onlar hakkında. Caracciolo'da öyle bir isimdi. Futbol hayatına amatör küme takımlarından Sancolombano'da başlayan forvet daha sonra Serie C'den direkt Serie A'ya Brescia'ya transfer oldu. Basamakları çok hızlı çıkmıştı Andrea. Bresica'da ilk başlarda fazla forma şansı bulamayıp kısa bir süre de Perugia'da kiralık olarak oynadı. Ancak ilerleyen yıllarda kazandığı tecrübeyle Brescia'nın etkili isimlerinden biri olmuştu. Daha sonra Palermo'ya transfer oldu ve herkes geliyor bu adam hazır olun derken ne olduysa orada oldu ve kayboldu gitti. Performansı çok kötü olmasada takım içi sorunlar ve kulübün kararları onu ayrılmaya itti. Sampdoria'ya kiralandı bir müddet ama orada da olmadı. En sonunda döndü dolaştı ve kürkçü dükkanını buldu; Brescia. 2 senedir Serie B'de sessiz sedasız oynuyor. Sessiz sedasız derken gollerine devam ediyor tabi. Bu sene şimdiye kadar 15 gol atmış durumda. Brescia'nın playofflardaki en büyük kozu olacak kuşkusuz 1,94 boyundaki pivot santroforu. Serie A'ya dönerse Luca Toni gibi geç açılıp bir büyük transfer yapar mı göreceğiz.

22 Nisan 2009 Çarşamba

El Clasico'nun ardından





 

Meksika'da hafta sonu ülkenin en büyük maçlarından birisi, El Clasico; Chivas Guadalajara-America FC maçı oynandı. Maç çok heyecanlı ve bol pozisyonlu olmasa da iki taraf için de önemli bir maçtı. Maçın önemine rağmen maçta herhangi bir olay yaşanmadı. Sanırım ülkemizdeki derbilerden farkı budur. America çokta kötü oynamadığı maçta aslında Salvador Cabanas'ın eksikliğini hissetti. Gol noktalarında çok etkisiz kaldılar. Chivas ise seyircisinin de baskısıyla golü buldu ve maçı kazandı. Chivas'a golü getiren isim ise Alberto Medina'nın asistinde Serigo Amaury Ponce oldu.

18 Nisan 2009 Cumartesi

Superclásico & El Clásico


Dünyanın ve Türkiye'deki bazı futbolseverlerin gözü bu hafta sonu oynanacak olan Superclasico, yani Boca Juniors-River Plate maçında olacak. Boca bu maça favori olarak çıkıyor. Takımın en önemli kozu tabi ki Riquelme. Usta gol ayağı Palermo ve Avrupa'ya bir türlü kapağı atamamış yıldız Palacio'dan da gol ve goller bekliyoruz. (Tarafımızı belli ettik sanırım. :) Şu ana kadar oynanan 322 maçın 118'ini Boca, 104'ünü River kazanmış berabere biten maç sayısı ise 100.

Aslında Superclasico merakla beklenirken çoğu futbolseverin atladığı bir başka büyük buluşma daha var bu hafta, El Clásico. Hayır, Barcelona-Real Madrid maçından değil bir başka Clasico'dan bahsediyoruz; Chivas-America. Meksika'nın iki köklü kulübünün kapışması da yine Superclasico ile aynı günde TSİ gece 01:00'da oynanacak. Toplam oynanan 263 maçın 73'ünü América, 64'ünü ise Chivas kazanmış 66 karşılaşma ise berabere bitmiş. Chivas ev sahibi olarak favori gözüksede pek iyi bır yıl geçirmiyorlar. Ancak bu galibiyet onların toparlamasına biraz yardımcı olur diye düşünüyor ve istiyorum. (Tarafsızlıkta bir yere kadarmış #2)

16 Nisan 2009 Perşembe

Malzemeci Kurbanları #1

Hillsborough 1989-2009




 

15 Nisan 1989 yılında Liverpool ile Nottingham Forest arasında Sheffield Wednesday'in sahası Hillsborough'da oynanan FA Cup yarı finalinde yaşanan büyük facianın 20. yılındayız. 96 futbolsever hayatını kaybetmişti o vahim olaylarda. Liverpool kulübü o tarih konusunda çok hassas ve 20 yıldır 15 Nisan'da maç oynamıyor. Bu sene Şampiyonlar ligi yarı finali 15 Nisan'a denk gelince Uefa'ya başvurdular ve Uefa anlayış gösterip maçı 1 gün önceye aldı. Ayrıca Hillsborough faciasından sonra İngiltere'de tüm stadyumlarda tel örgüler kaldırıldı. O gün yaşanan olaylardan her ne kadar polis sorumlu tutulsa da, The Sun gazetesi olayların hemen ertesinde skandal bir başlığa imza atmıştır. Liverpool'lu bazı taraftarların ölenlerin cüzdanlarını çaldığını, polisin yardım etmesini engellediğini, olaylarında stada sarhoş giren Liverpool'lular tarafından çıkartıldığını manşetten vererek medyacılık adına bir utanç belgesi yayınlamışlardır. Zaten o gün bugündür The Sun Liverpool'da tiraj yapmaz. Bu arada faciada hayatını kaybedenlerden biri de Steven Gerard'ın 10 yaşındaki kuzeni Jon-Paul Gilhooley'dir.

  

15 Nisan 2009 Çarşamba

Ne olur bitmesin...






Her sene artık şampiyonlar liginin klasiği haline gelen bir Liverpool-Chelsea eşleşmesini daha geride bıraktık. Aslında öyle bir rövanş maçı oldu ki tadı damağımızda kaldı. Böyle maçları görünce insan keşke futbol 3 devre oynansaydı diyor. Ne olur bitmesin diye televizyon karşısına kilitlenen kitle hiç azımsanacak gibi değildir. Liverpool maça beklendiği gibi hızlı başladı ve 2-0 öne geçti. Ama Reina'nın hatası ile Chelsea önce durumu 2-1 yaptı ve sonra Alex'in füzesi ile beraberliği yakaladı. Ardında 3-2 öne geçti ve bitti bu iş dedi. Ama Liverpool hakikaten ''İstanbul ruhu'' ile saldırdı ve Mazhar Alanson'un şarkısındaki gibi 5 dakikada değişir bütün işler diyerek skoru 4-3'e taşıdı. Son noktayı koyan ve Liverpool'un Roma hayallerini bitiren isim ise Frank Lampard oldu. Maçın adamı, bütün gollerde damgası olan Didier Drogba idi kuşkusuz. Ülkemizde derbi diye bize yutturulan, futbol diye türlü türlü paketlerle dijital paltformlarda sattırılan şeyin aslında bir hiç olduğunu gözlerimizin içine sokan bir maç oldu. Medyamızın ise tam istediği bir skorla bitti karşılaşma. Çünkü başlık aramak için fazla uğraşmayacaklar; 4-4'lük maç!! Bu başlığı yarın en az 5 gazetemizde görebilirsiniz.

13 Nisan 2009 Pazartesi

Volkan Demirel'den inciler

Ulusal takımımızın ve Fenerbahçe'nin çok saygıdeğer ve bir o kadar da dürüstlük, insanlık timsali kalecisi Volkan Demirel, 12 Nisan'da oynanan Galatasaray-Fenerbahçe maçında yaşanan olayların  sürekli ve sadece Ali Sami Yen stadında olduğunu ve Kadıköy'de böyle olaylar yaşanmadığını söyledi.




Daha sonra açıklamalarına devam eden Volkan Demirel kendisinin kimseyle sorunu olmadığını, saha içinde sükunetini koruduğunu ve herkesin kendisini tanıdığını ancak bazı Galatasaray'lı futbolcuların olayları provoke ettiğini söyledi. 

9 Nisan 2009 Perşembe

Bilet-X


Her önemli maç öncesi bizlerin sabır sınırlarını zorlayan bir site Biletix. O kadarki kendisi yüzünden kombine alan taraftar sayısı binlerce arttı. İnternet başında dakikalarca kilitlenen siteye girmeye uğraşanlar, bayisinin önünde saatlerce kuyrukta bekleyenler yeter bu eziyet diyerek ertesi sene kombine kart sahibi oluyor. Bu senede fazla birşey değişmedi, Galatasaray-Bordeaux maçı öncesi yaşanan rezillik Galatasaray-Fenerbahçe maçı ile devam etti. Hiç göremeden biten kapalı tribün biletleri, 3 dakika içinde tükenen eski açık biletleri Biletix işkencesi için alışık olduğumuz durumlardı. Gerçi o biletlerin gittiği adres belli. ''O bayiyi bizim sayemizde aldın şimdi biletimizi de vereceksin'' diyen karaborsacılar. Neyse Biletix'çiler ''bilet satmaya'' devam etsin biz her maç öncesi bir bilet için X olmaya devam edelim. Sırada hangi büyük vurgun.. ahh pardon maç vardı.

7 Nisan 2009 Salı

Brawn GP


Formula 1 sezon öncesinde acaba Hamilton şampiyonluk ünvanını koruyabilecek mi yoksa Raikkonen bu sezon şampiyonluğa ulaşacak mı, Massa ne yapacak Alonso ne yapacak, yeni kurallar kimleri ne kadar etkileyecek, Ferrari'nin takım kuralları ne olacak denirken konuşulmayan bir şey ve takım vardı; Brawn GP. Sezona dubleyle başladıktan sonra ikinci yarış olan Malezya Gp'sinde yoğun yağmur altında tamamlanamayan ve 23 tur kala biten yarışı yine Jenson Button kazandı. Takımın bir diğer pilotu Rubens Barrichello ise yarışı 5. sırada bitirdi. Brawn GP sezon içerisinde iddiasını devam ettirip kendisini geliştirmeye devam edecek mi yoksa diğer takımların toparlanmasıyla 3.lüğe mi oynayacak bunu hep beraber göreceğiz.

6 Nisan 2009 Pazartesi

Alemin kralı geliyor


Progressive Metal'in en önemli gruplarından olan  Dream Theater, 4 Temmuz'da İstanbul'da olacağını bugün resmi sitesinde açıkladı. Merakla o günü bekliyoruz şimdiden.

İtalya Depremi


Geçmiş olsun İtalya...

5 Nisan 2009 Pazar

Tosbağa


Alman otomotiv devlerinden Volkswagen'in 1938 yılında üretmeye başladığı ve seneler geçtikçe satışı artan ve bir o kadar da seveni artan Kaefer modelini bilmeyeniniz yoktur. Ya da herkesin bildiği adlarıyla söyleyelim; ''Vosvos, Tosbağa..'' İşte adına günümüzde hayran kulüpleri kurulmuş bu arabayı üreten Volkswagen'in üretim merkezi bir Alman kasabası olan Wolfsburg'da bulunuyor. Yaptığı devasa tesislerin yanında şehrin takımına da sahip çıkan Volkswagen şu aralar bunun meyvesini alıyor. Wolfsburg dün oynanan maçta bu sefer bir Alman futbol devi olan Bayern Münih'i 5-1'lik tarihi bir skorla devirip liderliği kaptı. Gentner'in golüyle 1-0 öne geçmesine rağmen Luca Toni, Wolfsburg daha gol sevincini bitirmeden golü attı ve eşitliği getirdi maça. Ancak ne olduysa ikinci yarıda oldu ve Wolfsburg 63. dakikada bulduğu golden sonra Dzeko ve Grafite ile Bayern kalesine kabus gibi çöktü. O dakikalarda ''Tosbağa'' gibi değil tavşan gibi hareket eden Wolfsburg 14 dakikaya tam 4 gol sığdırdı. Bakalım sene sonundaki yarışı da hikayedeki gibi ''Tosbağa'' mı kazanacak?

4 Nisan 2009 Cumartesi

''Another World Is Possible''

   İçerisi;




Dışarısı;

Londra'da yapılan G-20 toplantısından farklı kareler. Birileri içeride bizim adımıza Dünya'nın geleceğine yönelik kararlar vermekle meşgul, tabi bizim adımıza derken bizim iyiliğimiz adına değil. Dışarıdakiler ise yine bizim adımıza hesap sormaktalar ama onlar gerçekten bizim adımıza oradalar..

Adiós Sven


Lazio ile başarılı bir dönem geçirdikten sonra İngiltere ulusal takımının başına geçen ve orada başarılı olamayıp ayrılmak zorunda kalan, ardından gittiği Manchester City'de de aradığını bulamayan Eriksson'un son durağı Meksika idi. Tabi bu aşkın uzun süre gitmeyeceği daha imzanın atıldığı gün belliydi. Önceki gün alınan 3-1'lik Honduras mağlubiyeti sonrası görevine son verildi Sven'in. Meksika'nın kaliteli kadrosunu da yönetemedi Eriksson ve Meksika uzun bir aradan sonra Dünya kupasına katılamama tehlikesi ile karşı karşıya. Vela, Guardado, Castillo, Ochoa, Villaluz, Dos Santos, Matias Vuoso, Rafa Marquez gibi isimleri Dünya kupasında görememek büyük kayıp olacak. Ancak Meksika federasyonu takımı fazla hocasız bırakmayıp Atletico Madrid'in eski hocası Meksika'lı Javier Aguirre'yi beklendiği gibi takımın başına getirdi. Bakalım Aguirre takımı toparlayıp G.Afrika vizesi alabilecek mi?