6 Temmuz 2011 Çarşamba

Efsane ikili




Meksika'nın yetiştirdiği en büyük yetenek ne Chicharito ne de Hugo Sanchez'dir. İşte bu iki efsane flamenko ustasıdır. (Tabi Komutan Marcos'u hesaba katmadan yazdım bu mesajı.) Saygıyla eğilmek lazım önlerinde.

17 Mayıs 2011 Salı

Erick Torres


Erick Torres Padilla. Chivas, Javier Hernandez'i Manchester United'a sattıktan sonra yeni yıldız adayını fazla zaman geçmeden çıkarttı. Henüz 18 yaşında ve ilerisi için epey ümit vaad ediyor Torres. Yeni Hernandez demek için biraz erken aslında. Ayrıca oyun olarak Hernandez'de bazı özellikler yönünde ayrılıyor. Mesela Hernandez oyun içinde daha agresif ve top kovalayan bir yapıda. Ancak Erick Torres o yönden henüz kendini tam geliştirmiş değil. Ancak gol yollarında inanılmaz bir şekilde bitiyor ve son vuruşları gayet düzgün. Bizim meşhur tabirimizle golü koklayan bir yetenek. İleride adını Avrupa'da kesin olarak duyarız diye düşünüyorum.

Erick Torres

Oynadığı takım: Chivas Guadalajara(Meksika)
Boy: 1.80 m
Kilo: 68 kg
Pozisyon: Forvet
Doğum tarihi: 19.01.1993

14 Mart 2011 Pazartesi

Müstehak Takım



2007'nin Mayıs ayıydı. Erik Gerets, Adnan Polat'ın asbaşkanlığı döneminde keyifli?! bir törenle basının önünde görevinden ayrılmak zorunda kaldı. Kovulmanın kibarcası bu. Adnan Polat ve Adnan Sezgin pek bir sırıtık vaziyette gülüyorlardı medya karşında. Ellerini ovuşturarak gelecek planlamasına girmişlerdi. İşte o zamanlar Galatasaray taraftarı ''3. yaptı, başarısız, şampiyonlar liginde sonuncu olduk'' diye hocasının ipini çekmekle meşgulde zaten. Bu karara onlarında %90'ı sevinmişti. Yönetim sene başında ''Road to Athens''(Atina yolu- o yıl şampiyonlar ligi finali Atina'daydı) tişörtü, rozeti yapıp satmaya başlamıştı. Bu yola da İnomoto, Tolga Seyhan, Okan Buruk, Carrusca transferleri ile girdik. Ne güzel bir giriş değil mi. Beklendiği gibi grupta sonuncu olduk zaten. Liverpool maçında(ki o sene final oynamıştır Liverpool) 3-0'dan maçı 3-2'ye getirdiğimiz zaman bile bu bilmiş kesim çıkıp ''Liverpool maçı bırakmıştı yeaa'' gevezeliği ile meşguldü. 1 sene sonra Beşiktaş maçında 3-0'dan sonra Liverpool'u ne yaptığını da görmüş olduk uygulamalı olarak. Ama bu bilmiş kesimin ne ileriyi görme yeteneği ne de geçmişi değerlendirme yeteneği olmadığı için uçtu gitti yazılanlar. Sonra Kalli'ler, Bülent Korkmaz'lar, Hagi'ler geldi gitti. Bu bilmiş arkadaşlar şimdi Gerets gelse bu takım uçar diyor. İşte sana o yüzden bu takım müstahak arkadaşım.

Alex gibi adam yok Türkiye'de abi, keşke bizde olsa diyen sen arkadaşım. Alex geçen sene başında kampa izinsiz 1 hafta geç geldiğinde de bunları diyecek miydin. Fenerbahçe kulübü para cezası bile vermeden olayı geçiştirirken sen bu olay Galatasaray'da olsa ne diyecektin. Yerli futbolcuların gazına gelip ''Bizim topçular eşşek mi abi, onlarda gitmesin o zaman kampa'' der miydin acaba? Alex maç içinde skoru değiştiriyor bu bana yeter diyen arkadaşım. Televizyonda çıkan çakmaktaş devrinden kalma 5.sınıf gol olur futbol yorumcusunun gazına gelip, Alex'in modern futbolda yeri yok diyecek miydin demeyecek miydin. Sen elindeki Lincoln'ü, Misimovic'i büyük bir sevinçle kapı dışarı eden arkadaşım. Ne diyecektin bir söyle bakalım bana. Bügün takımda kazma adamlar kaldı diyorsun ya, sana müstehak işte o kazmalar.

Daha ülkeye geleli 1 ay olmadan bal yapamayan arı dediğin Giovani Dos Santos'un üztünü çizip, 2 ay geçmeden Pino'ya sirk topçusu diyen, Jo'ya akşam eğlenmesi yaptı diye maçta söven arkadaşım. Serdar Özkan, Aydın, Kazım gibi adamlar Galatasaray kanatlarında diye ağlama bana. Forvetimiz kalmadı diye gelme bana. Guti'yi biz alsaydık yardanlığına girme bana. O Guti alkollü halde araç kullanıp, Belediye otobüsüne kaza yaptırtıp, basını kovaladığı zaman Beşiktaş kulübünün yaptığı gibi geçmiş olsun mesajı yayınlamamızı mı isterdin yoksa maçta ayağına top geldiğinde ıslıklanmasını mı. Sen kolayı seçen arkadaşım, bu takım sana müstehak.

De Sanctis'i, Leo Franco'yu yuhalayıp Ufuk oynasın diyen sonra Ufuk oynadığı zaman Ufuk'u yuhalayan sen. Evet sana diyorum oradasın biliyorum. Bugün de iştahla Zapata'yı yuhalayan sen. Tribünde işin sadece yuhalamak olan, forumlarda aman hata yapsada yazsam diye bekleyen sen. Sana Zapata da değil harbi karpuzcu müstehak.

Keita'ya, artık burnu pinokyoculuktan Kadıköy'e varan başkanının gazını alıp iyi paraya sattık ama aslında disiplinsizdi bu adam. Bak Kaka'yı attırdı durduk yere diyen sen. Sana ne elin Fildişi-Brezilya maçından, bize ne? Dos Santos'a bal yapmayan arı diyen ama bal yapanına da disiplinsiz diyen, disiplinli ve mücadeleci Cana'ya sövmekle meşgul olan sen. Ne istediğine karar versen iyi olacak. Kaka gelse isminden dolayı söversin ve ilginç lakaplar takarsın eminim. Zaten öyle bir olay olsa 3 ay sonra kadro dışı bırakırız ve yine bir pundunu bulup ''Adam haklı beyler'' dersin. O zaman sana müstehak -4 averaj.

Geçen devre arası umarım Kewell gider Nonda kalır dedim. Nonda nasılsa yuhalanmaya başlamıştı, bari Kewell'ı kurtaralım dedim. Sene başında sözleşmesi uzatılınca gereksiz oldu şimdi, yuhalar bizimkiler sene sonu dedim. Şimdi gelip sadece yakışıklı olduğu için seviliyor Kewell, Galatasaray'a verdiği birşey yok denmeye başlandı. Aferin arkadaşım sana da 25 haftada 12 mağlubiyet müstehak.

Bende dahil saçma sapan eleştirilerde bulunup anlık değerlendirmeler yapan, ilerisini hiç düşünmeyen, o gitsin bu kalsın diye futbolculara dakika başı sallayan, futbolcular arası ayrım yapıp taraf tutan, söylenen aleni yalanları yiyip yutan, kişisel menfaati uğruna gördüklerini söylemeyen ve söyletmeyen, bir dediği bir dediğini tutmayan, kötü duruma düştüğü zaman bilinçli hareket edemeyen, Hıncal Uluç'luğu meslek edinenler...Hepimiz...Bu takım bize müstehak.

16 Ocak 2011 Pazar

Korku İmparatorluğu

Öncelikle uzun bir dönem bazı sebeplerden dolayı yazı yazamadığım bloga böyle bir yazı ile tekrar yazmaya başlamam biraz üzüntü verici. Dün Aslantepe Ali Sami Yen spor kompleksinin açılışı vardı malumunuz olduğu üzere. Açılış ve açılış sonrası yaşanan rezillikler beni oldukça üzdü. Hayır yapılan protestolar değil. Galatasaray yönetiminin ve Galatasaray'ın bazı taraftar örgütlerinin girdiği dalkavukluklar üzdü beni.

Öncelikle davetiye sisteminden ötürü maça gidemedim. Gitseydim bende ıslıklı protesto yapardım muhtemelen. Bu hiç kimseyi ilgilendirmez. Bunun yeri bu stat diyenler de protestonun yerinin neresi olduğunu bir açıklasalar iyi olacak. Konser de yapılır; ''Bunu yeri burası değil.'' futbol veya basketbol karşılaşmasında yapılır; ''Bunun yeri burası değil.'' Üniversitelerde yapılır;''Bunların yeri burası değil. Burası bilim yuvası.'' Miting düzenlenmek istenir; '' Bunun yeri burası değil. Al sana cop.'' Neresi bunun yeri abi, birisi söylesin bana. Protetonun yerini ve zamanını Dünya'nın hangi ülkesinde iktidar sahipleri belirlemiştir.

Gelelim misafir saçmalığına. O statta onlar bizim misafirimizdi diye hemen yazılara girişen dalkavuklar çıktı haliyle. Aziz Yıldırım da o statta senin misafirin oalcak, Fenerbahçe takımı da. Onlar da mı ıslıklanmayacak. Ama bunun misafir edebiyatıyla alakalı söylemediğinizi cümle alem biliyor. Çok sevdiğiniz başbakanınız ıslıklanınca bun kabul edemediniz ve bahaneler üretmeye başladınız. Misafir edebiyatına girdiniz. Protokol tribününde olay çıkartıp, yaka paça dövüşenler bugün misafir edebiyatına girmiş. Sahaya yabancı madde yağdırıp Ali Sami Yen'i kapattıranlar misafir edebiyatına girmiş. Gerek yok boş edebiyatınıza, çıkar ilişkileri yaşadığınız için savunma mekanizması ürettiğinizi cümle alme biliyor.

Recep Tayyip Erdoğan büyük bir şovla geldi yerini aldı. Bundan önce yapılan protestolardan haberi bile yoktur. Olsa bile sesi çıkmadığına göre önemsememiş. Ama Toki başkanı Erdoğan Bayraktar öyle bir konuşma yaptı ki akıllara zarar. O konuşmanın ilk kısımlarını dinlerseniz ''Sevgili Galatasaraylılar'' dediğinde ve ''Bu stat kolay vücut bulmadı'' dediğinde alkış aldığını gayet rahatlıkla görebilirsiniz. Ama sen kendi adamlarını övmek için 106 yıllık Galatasaray kulübünü ve Galatasaray yöneticilerini itin götüne sokarsan o protestoları hakedersin. O konuşmadan sonra değil Türkiye Cumhuriyeti başbakanı, Birleşmiş Milletler başkanı bile terketse o stadı zerre umrumda olmaz. 

Galatasaray kulübünü veya Galatasaray taraftarını başkalarına benzetmeyin. Size stat yaptık, bize biat edin tarzında yaklaşımlarınız bize sökmez. O stadı ne bir kişi ne de bir hükümet yapmıştır. Türkiye Cumhuriyeti devleti yapmıştır. Ve yine halktan alınan vergilerle yapmıştır. Eğer bir benzine 4 lira veriyorsam bu statta benim param vardır. Aynı şekilde Galatasaray kulübünün de parası vardır. Galatasaray kulübünün cebinden 1 Allah'ın kuruşu çıkmamıştır demek ancak demagojiyle olur. Ne Toki başkanının ne de başbakanın cebinden de 1 Allah'ın kuruşu çıkmamıştır bu stat için. Bu stat açılışını kişisel şovunuza çevirmek isterseniz alacağınız tepki bu olur. Zaten dün sahaya bir tek seçim otobüsü indirmediğiniz kaldı.

Burada asıl acı veren ise Galatasaray başkanı Adnan Polat'ın açıklamları ve hareketleridir. Kendisi fiilen başkan gözükse bile artık o makamı sadece boş yere işgal eden bir kongre üyesinden farkı kalmamıştır çoğu kişi için. Orada bir adam bütün Galatasaray değerlerine söverken senin aranın bozuk olduğu taraftar ''Yahu bu adam neler saçmalıyor'' diye yine senin yönetimine ve senden önce gelen yönetime sahip çıkıp tavrını koymuştur. Ama sen sana sahip çıkan taraftarı koruyacağına o Toki başkanı ile beraber stattan ayrılmayı tercih ediyorsun. Umarım tez zamanda o mevkinden de ayrılırsın. Kendi davet ettiğin taraftara kendin sövecek kadar gözü kör olmuşsun.

Bugüne gelirsek yine başbakanından tutun, Galatasaray başkanına kadar herkes tehdit ve korkutma politikası ile taraftarı sindirme peşinde olduğunu görürüz. Stat anlaşmasını henüz yapmadık diyerek güya aklı sıra Galatasaray'ı korkutmaya çalışan başbakana destek yine kadim dostu Polat'tan gelmiştir. Stattaki kameralardan ıslıklayanlar tespit edilip gerekli cezalar verilecekmiş. Gerekli cezalar...Hmm sanırım büyük suç işledi dün taraftarlarımız. Sanırım Nineteen Eighty Four romanı gerçekleşmek üzere. Yakalananlar 101 no'lu odaya da tıkılırsa tam olur. Bu kadar korku imparatorluğuna karşı söylenecek tek söz ''V for Vendetta'' filminden geliyor.

''İnsanlar hükümetten korkmamalı, hükümetler insanlardan korkmalı...''