29 Temmuz 2009 Çarşamba

Fenerbahçe Medyası:3 - Galatasaray:0


Avrupa'yı dize getiren, Milan'ın İnter'den sonraki ezeli rakibi olan, en zayıf kadrosuyla bile Anfield Road'da 3 gol yedikten sonra bunu daha da arttırmayıp maçı kafa kafaya getiren Galatasaray'ın başa çıkamadığı tek şey var. Hayır bilemediniz... Ezeli rakibi Fenerbahçe değil, onun medyası. Ülkemiz medyasında maalesef Fenerbahçe lehine ve Galatasaray aleyhine yazmazsanız satış yapamazsınız olgusu var. Bazı yazılı basın organları Fenerbahçe dergisini bile geride bırakmış vaziyetteler zaten.

2000 yılında Uefa kupası şampiyonu takıma Avrupa gol kralı Jardel gelince çoğu kimse epey şaşırmıştı bu transfere. Büyük bir meblağ ödenmiş ve helikopterli bir şovla inmişti Jardel. İmza sonrası beklentileri karşılamakta fazla gecikmemişti. Gerek Türkiye liginde gerekse Şampiyonlar liginde gollerini sıralıyor, attıkça atıyordu. Ancak bu durumdan epey rahatsız olan medyamız sürekli Jardel'in aldığı paraları gündeme getiriyor, Jardel'in koşmadığından ve arkadaşlarını yalnız bıraktığından dem vuruyordu. Bu sırada maalesef Galatasaray taraftarının da en büyük zaafı gerçekleşti. Jardel üstünden desteğini çekmişti neredeyse taraftarlar. Takım içinde zaten büyük görüş ayrılıkları vardı. Bir Fenerbahçe derbisi öncesi oyuncuların Lucescu'ya gidip Jardel'in yerine Serkan'ı oynat dedikleri ortaya çıktı. Karıştırma işini başarıyla yapam medya bu süreçleri keyifle izlemeye koyuldu ve beklenen son da gerçekleşti. Yarı devrede 22 gol atan bir forvet verimsiz olduğu gerekçesiyle az bir para ve daha sonra başımıza iyice bela olan 3 tane oyuncu karşlığında Sporting Lizbon'a transfer oldu. 

Jorge Felipe denince kuşkusuz herkesin aklına ara pas gelir. Ben hayatımda bu kadar öldürücü ve bitirici bir pas atan adam daha görmedim. Terim'in büyük keşfi olarak Brezilya'dan hatrı sayılır bir paraya gelmişti Felipe. Hagi'den sonra 10 numaralı formayı emanet edecek birini arıyorduk o sıralar. Gerçi ilk geldiği sıralar sol kanat için aldık biz onu dense de ilerleyen zamanlarda forvet arkası oynamaya başladı. Gerçi o zamanlar fazla ilerleyemedi maalesef. Çünkü malum medya yine vurmaya başlamıştı bir kere. Ben aynı oyuna 2.kez düşmeyiz herhalde derken Terim'in bir anda gelen inadıyla Felipe takımdan dışlanmaya başladı. Mazeretler yine aynıydı; koşmuyor, aldığı parayı haketmiyor. Bugün Galatasaray taraftarının damağında yarım bir tat, gönlünde bir burukluk bıraktı Felipe. Lokomotiv Moskova maçında attığı ara pası ve sonrasında Hasan Şaş'ın golü efsanedir.

Jardel ve Felipe'ye bugünlerde bile iç çeken taraftar varken bir daha sökmez artık bu basit numaralr diyordum. Ancak 2 senedir her gazetenin neredeyse her sayfasında tek bir adam vardı; Cassio Lincoln. Ekonomi sayfasında bile yazılıp çizilecek hale geldi. Bunda kendi disiplinsizlikleri ve katkıları da yadsınamaz tabi. Maalesef her yetenekli oyunucu çok iyi bir karaktere sahip olmuyor. Cassio Lincoln alınınca zaten ufaktan bir şoka girmişti medyamız. Yani nasıl olurda 2 sene önce Fenerbahçe'yi tek başına yıkan adam Galatasaray'a gelirdi. Şimdi ''Bir ALex'e bakıyorum bir Lincoln'e. Alex futbolcuysa Lincoln bambaşka bir şey. Keşke Lincoln bizde olsa.'' diyenler ne diyecekti. Lige de bomba gibi başlayınca Lincoln iyice dert tasa sahibi olmuş, bir açık arıyorlardı. Bu açığı dahi!!Kalli kendi elleriyle medyanın önüne attı ve Lincoln süresiz kadro dışı kaldı. Bundan sonra disiplinsizlikleri hakkında zaten konuşmayan kalmayacaktı. Ancak 2.senesinde epey toparlamış ve takımın liderliğine soyunmuş bir lincoln vardı. Gerek Avrupa'da gerekse ligde takımı sırtlıyor, asistleriyle golleriyle takıma hayat veriyordu. Bu aşamada yanlış kırmızı kartlarından tutunda, top sektirmesine kadar her şeyi eleştirilmeye ve dayaklık olduğu ima edilemeye başlanmıştı. Ancak ne olduysa Skibbe'nin ayrılışı sonrası oldu. Tam da tahmin ettiğim gibi Bülent Korkmaz ilk olarak kendi kanıtlama çabası içine girdi ve Lincoln yine sorunlu hale geldi. Lig bitipte kampa zamanında gelmeyince de artık yollar ayrılmıştı. Ligde asist kralı olan 8 gol atan adam yine faydalı olamadı diye yerden yere vurulmuştu medyamızda. İkinci yarı top oynamadı diyenlerin Kocaelispor maçını bir açıp seyretmelerini tavsiye ediyorum. Orada acaba mağlubiyete boyun eğmeyen tek oyuncu kimmiş bir baksınlar. Alınırken bu disiplinsizliklerini zaten biliyorduk, burada kaybeden yine Galatasaray oldu maalesef. Lincoln'ün yeri dolar mı? Evet. Ancak Galatasaray Lincoln'ü almak için D-Smart anlaşmasını yaptı. Bugün Lincoln yok ama anlaşma devam ediyor. Bu sebeple pek kazançlı çıktığımız söylenemez bu işten.

İşte 3 Brezilyalı ve aynı son. Üçü de koşmuyordu, üçü de aldığı paraları haketmiyordu ve üçü de takım içindeki dengeleri bozuyordu. Medya nereden vuracağını artık gayet iyi ezberlemiş durumda. Tabi bu vuruşlar sadece Galatasaray'a değil Beşiktaş'a da yapılıyor. Ricardinho olayını unutmamak lazım. Eğer Alex, Fenerbahçe'ye değil Galatasaray'a gelmiş olsaydı geldiği yılın devre arasında geri gönderilirdi, buna eminim. Bakalım sıradaki oyuncu kim olacak??

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder