Tarihler 7 mayıs 2006’yı gösterirken Dolmabahçe yazı andıran bir havadaydı. Sıcak ve güzel havanın etkisiyle kendilerini sahile atan, müthiş İstanbul manzarasında gezenler bu tarif edilemez güzelliğe bakarak sevgilileri ile, eşleri ile el ele yürüyorlardı. Bu sırada İstanbul’da yürüyen başkaları da vardı. Hayır onların sevgilileri yanlarında değil, o gün Dolmabahçe’de, İnönü stadyumunda sahada olacaktı. Yazı müjdeleyen sarı kırmızı renkler içinde…
Galatasaray haksızlığa isyan ettiği sezonda, futbol oynadığı sezonda, inandığı sezonda şampiyon olmak için gidiyordu İnönü’ye. Lider Fenerbahçe ile aynı puanda ama ikili averajla 2. sırada çıkıyordu sahaya. Bu maçı mutlak kazanıp Fenerbahçe’nin olası puan kaybını bekleyecekti. Maçtan önce her zamanki gibi medyamız Beşiktaş’ın maça asılmayacağını ima ediyor ve maçı Galatasaray’a vereceğini söylüyordu. Tabi 100 yıllık bir kulübe atılan bu çamur yakışıksızdı ama Fenerbahçe’nin şampiyon olması için bu motivasyona ihtiyaç vardı.
Sarı kırmızı sahaya müthiş bir tepki ile çıktı. Kendileri aynı sezonda, aynı rakibi 6-0 yenince sorun olmayan ama Galatasaray 8-0 yenince şike var diye isyan edenler, belli ki bu maçtan sonra ortada şike vardı diye dolaşanlar ile aynı kafadaydılar. Galatasaray tüm bu nefret ortamına rağmen maça iyi başlamış ve bu zorlu deplasmanda iyi oynuyordu. Beşiktaş’ta kolay rakip olmadığını göstermiş ve iddiası olmamasına rağmen hırslı oynuyordu. Tam ilk yarı 0-0 bitecek derken 41. dakikada Oscar Cordoba ceza sahasında Sasa İliç’i düşürmüş ve Galatasaray penaltı atışı kazanmıştı. Topun başına ise o gün sahada pek varlık gösteremeyen Necati Ateş gelmişti. Ancak 1 sene önce Hakan Şükür’ün yaptığı gibi topu direğe nişanlayınca Galatasaray için büyük bir fırsatın kaçmasına sebep olmuştu.
2. yarıya hızlı başlayan Beşiktaş Tümer Metin’in golüyle 1-0 öne geçiyor ve bu golden sonra üst üste pozisyonlara giriyordu. Tümer bu golden sonra başka bir pozisyona girmiş ama Galatasaray’ın penaltısını engelleyne direk bu sefer Galatasaray’ın yanında oluyor ve bir bakıma şampiyonluğun müjdecisi oluyordu. Beşiktaş’ın bu baskısından sonra Necati’nin yerine oyuna giren Hasan Kabze karambolde ceza sahasından topu düzgün ve sert bir vuruşla köşeye yolluyor ve maça beraberliği getiriyordu. Bu golden sonra baskısını arttıran Galatasaray savunmasında da açıklar veriyor ama Beşiktaş bu pozisyonları değerlendiremiyordu.
Artık maçın son anları yaklaşmıştı. Hakem uzatma dakikalarını işaret etmiş, Galatasaray bütün oyuncularıyla yüklenmeye başlamıştı. O sırada tribünlerdeki komplo teorisyenleri tezahürata başlayacaktı. ‘’ Zalad gelsin sizi kurtarsın. Zalad gelsin sizi kurtarsın.’’ Top orta sahada Sabri’deydi. İçeriye Hakan Şükür’e doğru bir orta yaptı Hakan Şükür Hasan’ın önüne indirdi ve…
‘’Sabri, Hakan şükür indirdi…Hasan Kabze…Goooooolllll. Hasan Kabze topu ağlara gönderiyor. Duraklama anlarında Hasan Kabze gecenin flaş ismi oluyor.’’
‘’Zalad gelsin sizi kurtarsın, Zalad gelsin sizi kurtarsın…Bu maçı satanın a…..s…..’’
Galatasaray’ı kurtaran para, pul, şike, kaleci satın almak, hakem satın almak değil bizzati kendi oyuncusu oluyordu. Tümer Metin’in ise neden bu kadar yıkıldığı daha sonra ortaya çıkacaktı zaten.
Onca haksızlığa, ekonomik zorluklara rağmen Galatasaray haremilerin saltanatını yıkmak için ilk adımını atmıştı bu zorlu deplasmanda. Bu maçtan 1 hafta sonra ise Türkiye futbol tarihinin en hak edilmiş ama en zor şampiyonluğuna yürüyecekti Galatasaray.
Bugün bu maçın 4. yılı. Galatasaraylı taraftarların belki de en unutamadıkları, en duygulandıkları ve ağladıkları Türkiye ligi karşılaşması. Bugünlerde Galatasaray şampiyonluk hedefinden uzaklaşsa da, başka olaylarla Türkiye ligi gündemde olsa da Hasan Kabze unutulmaz. O, tarihin en unutulmaz kapağıdır.
Bugün bu detayı ben atlamışım, Turan Abi harika bir hatırlatma olmuş. Bende senin izninle bu konuyu yarın için kullanmak isterim.
YanıtlaSilRica ederim Burak izin ne demek. Unutulmasın bu, unutturulmasın. :))
YanıtlaSilOlan burada Cordoba'ya oldu. Bir anda koca Cordoba Beşiktaş'tan koparıldı. Hem de bu adamı Beşiktaşlılar efsaneleştirmişken. Hep aklıma nedense bizim şampiyonluktan sonra Oscar Cordoba gelir.
YanıtlaSil