31 Ekim 2009 Cumartesi

Çimlere Basma Ercan...


Kendisini ciddiye alıp yazı yazmamak gerekir aslında. Geleneksel olarak her sene saçmalar. Bu saçmalamaları genelde Galatasaray yenilgileri ertesinde veya şampiyonluğun gittiği maçın sonrasında gelirdi. Bu sefer aceleci davrandı biraz. Gazeteciliğin ''G''sinden, sanatın ''S''sinden anlamadığı halde, bu iki işten parayı sadece ülkemizde götürebilirdi. Normal bir ülkede gazete bayisi veya müzik market sahibi bile yapmazlar bu şahısı. Sanatçılığı ile alakalı şu anda söyleyecek birşeyimiz yok, konumuz bu değil. Zaten o konu hakkında cevabını almıştı daha evvel. ''Ben Saatçilerle değil, sanatçılarla muhatap olurum. Bak işine...'' diye.

Bu Ercan, damatlık torpilinden edindiği yazarlığı amigoluğa götürüp, ağzından köpükler saçarcasına Galatasaray'a saldırır sürekli. Saha yeşilini başka yeşillerle karıştırdığı da olmuştur. Tabi yenilginin acısı öyle kolay çıkmıyor, hele ki Galatasaray'a yenilince. Maç hakkında tek satır yazmayıp tüm köşesini renklere, çiçeklere, böceklere vermişti zat-ı muhterem. Gerçi bunların başkanları da yenilince ''Merdivenler doluydu.'' bahanesiyle karşımıza çıktığı için normal bir durum. Bu sefer de güya sanat konuştukları bir programda Metin Özülkü ile beraber kafa kafaya verip Galatasaray'a sövmüşler. Kendilerine bu yakışır zaten. Kapasitesi, söyleyebilecekleri bu kadar bu şahsın.  Tabi bu kadar kolay mevki edinince insan bu hale geliyor demek ki.

Maçın 3 adamı;

1- Kayınpederim

2- Aziz babam

3- Nikah memurum

Artık bu şahsın futboldan ve yeşil sahlardan uzak durması lazım. Zaten yeşil sahayı bile bilmiyor, görmüyor, görse bile anlamıyor.

Çimlere basma Ercan,

Çimleri eziyorsun.

Hiç kusura bakma Ercan,

Bir halttan anlamıyorsun.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder