Galatasaray Frank Rijkaard’ın gelmesi ile başka bir futbol kültürüne adapte oluyor. Şu sıralar aslında bunun sıkıntılarını yaşıyoruz. Savunma, orta saha, hücum anlamında komple bir değişiklik mevcut aslında. Savunma olarak her ne kadar 4’lü modern anlayış bozulmasa da oyuna bakış açısından bir değişiklik var. Ancak bu anlamda 2 tane yanlış görüyorum. Rijkaard eleştirisinden öte genel anlamda bir takım eleştirisi olacak benimkisi. Savunmamızdaki 2 soruna parmak basmak lazım.
1- Rijkaard’ın ilk geldiği günden beri söylediği ve takıma uygulattığı bir şey var. Oyunu ne şartta olursa olsun kısa paslarla başlatmak istiyor. Daha doğrusu uzun pasları yani ülkemizdeki deyimiyle şişirme pasları kesinlikle istemiyor. Tabi buna olumlu yaklaşabiliriz ilk başta. Ancak kale vuruşları dahil tüm savunma organizasyonları böyle başlatmak bana göre sıkıntı yaratıyor. Savunmamız genel olarak pas yeteneği ve tekniği üst düzey oyunculardan kurulu değil. Keza defansif orta saha oyuncularımızda da bu özelliklerin olduğunu söyleyemeyiz. Leo Franco kaleci vuruşlarını hemen önündeki oyunculara oynadığında buradaki savunma adamları bazen bocalıyorlar. Hemen önlerindeki Mehmet, Mustafa ve Ayhan’a pas aktarsalar bile Galatasaray ileriye çıkmaya zorlanıyor. Van Bronckhorst, Marquez, Puyol, Belletti dörtlüsü ve önlerinde Xavi, Deco varken belki ileriye vurulmadan kısa paslaşmalarla hücuma çıkmak etkili olabilir. Topun takımda olması ileriye öylesine kale vuruşu yapılmaması gayet mantıklı o düzende. Üstelik rakip stoperlerin de yine benzer özelliklere sahip olduğunu ve kolay top kaybetmeyeceğini de hesaba katarsak kesinlikle paslaşmak çok daha akıl karı. Ancak Galatasaray savunması ve orta sahası bu kısa paslaşmalarla ileriye rahat çıkamıyor. Ayrıca olası pas hatalarında top kaleye daha yakın olduğundan daha da tehlikeli pozisyonlar veriyor rakibe. İleriye doğru atılan uzun paslar ve orada yapılacak etkili pres teknik düzeyi düşük stoperlerin oynadığı Türkiye’de zaman zaman daha etkili olabilir. Kaldı ki rakip sahada yapılacak bir pas hatası da savunmanın hazırlıksız yakalanmasını engeller. Bu eleştirimden topu şişirerek oynamamız gerektiği çıkmasın. Ancak Türkiye’deki futbol gerçeği ile Avrupa’daki futbol gerçeğini de ayırt etmemiz gerekir. Kimi zaman ileriye doğru atılacak paslar ülkemizde çok daha etkili olacaktır. Savunma ve orta saha topu oyuna sokmakta başarısız ise her topu illa ki kısa pasla ileriye aktarma düşüncesi bana göre başarılı olamaz. Kaldı ki Galatasaray bu yüzden çok tehlike yaşadı ve goller de yedi. Eğer Savunmaya Marquez gibi bir oyuncu gelir, orta sahada da gerektiği zaman savunmaya kadar gelip topu dağıtacak biri olursa o zaman her topu kısa oynayabiliriz. Ancak şu anki kadroda ve Türkiye’deki mevcut futbol koşullarında kale vuruşlarının, degajların ve savunmada kalan topların uzun paslarla da değerlendirilmesi gerektiğini düşünüyorum.
2- Galatasaray savunmasındaki 2. sorun bana göre seyretme sorunu. Özellikle köşe vuruşlarında arka direğe adam yerleştirmiyoruz pek. Bu kalecinin tercihidir, eleştirsem de bir şey demem. Ancak bizde şöyle bir şey oluştu ki çok çok tehlikeli. Orta yapılırken veya pas atılırken rakip futbolcu ile yan yana duran adamlarımız sonrasında bir anda ekranda gözükmüyorlar, kadraja bile giremiyorlar. Pozisyonu adete seyirciler gibi seyrediyorlar. Bu konuda en çarpıcı örneği Fenerbahçe maçından verebilirim. Fenerbahçe’nin sayılmayan golünde Lugano gidip koşarak topu ağlara yollarken 2 metre etrafında bile 1 tane oyuncumuz yoktu. Hakem ne karar verir onu bilemeyiz. Bizim yapmamız gereken orada koşarak en azından Lugano’nun topa rahat vurmasını engellemek. Ancak ne savunma ne orta saha ne de hücum oyuncularımız zorlamıyor. Resmen pozisyona dalarak seyrediyorlar. Bu iki şeyden kaynaklanabilir. Ya maça konsantre değiller ya da temel bir savunma anlayışı zaafları var. Kimi zaman konsantrasyon zaafından böyle şeyler olsa da Fenerbahçe maçı gibi yüksek atmosferli maçlarda da tekrarlanıyorsa bu, demek ki ortada bir savunma anlayışı zaafı var. En son Manisaspor maçında yenilen gol de zaten bunu gösteriyor. Ceza sahasındaki onca oyuncuya rağmen bırakın topa müdahale edecek adamı Simpson’ın rahat vuruşunu engelleyecek, onu bozacak 1 tane bile oyuncumuz yok. Fenerbahçe’den yenen ilk golde keza örnek gösterilebilir. Bu konu gerçekten sıkıntı yaratıyor. Bilhassa rakibin çok adamla geldiği duran toplarda.
24 Kasım 2009 Salı
Galatasaray Savunmasındaki 2 Sorun
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder